Follow Us @ozgurkitaplar

Aralık 30, 2016

Bir Asi Yürek - Julianne Donaldson // Kitap Yorumu

Aralık 30, 2016 0 Comments
Kitap: Bir Asi Yürek
Özgün Adı: Blackmoore
Yazar: Julianne Donaldson
Yayınevi: Novella Yayınları
Çeviri: Filiz Sarıoğlu
Sayfa Sayısı: 384
Goodreads Puanı: 4.18
Benim Puanım: 4,5/5



"Hapsedilmiş hissediyorum. Kafese kapatılmış bir kuş gibi kaçmanın yolunu arayıp duruyorum. Ama her defasında önümü parmaklıklar kesiyor."



Doğaya, müziğe ve kitaplara düşkün olan on yedi yaşındaki Kate'in tek hayali Hindistan'a gitmektir. Bu hayalini gerçekleştirmesinin önündeki en büyük engel ise, ona sürekli evlilik baskısı yapan annesidir. Kate hem bu baskıdan kurtulmak hem de özgürlüğüne kavuşacağına inandığı Blackmoore'a gitmek için kendisini dahil olmaması gereken bir iddianın içinde bulur.

Geniş kırları ve uçsuz bucaksız okyanusuyla hayallerini süsleyen Blackmoore'a vardığında çoğu şeyin beklediği gibi olmadığını gören Kate, geleceği hakkında bir karar vermesi gerektiğini düşünür. Ya kendisini anlamamakta direnen ailesinin tüm baskılarına boyun eğecek ya da bir kuş gibi özgürlüğe kanat çırpmak için yanıp tutuşan kalbini dinleyecektir.



Benim Yorumum


“Hatırlamaya değer bir şey. İnsanın kaçınılmaz son olarak düşündüğü durumlarda bile aslında birden fazla seçenek olabilir. Ve belki kuşu öldüren şey huzursuzluğu değil, kafesin kendisidir.”   – sf: 333
~ * ~
Ba-yıl-dım 😍 Çok güzel bir kitaptı, okurken çok keyif aldım. Karakterleri çok sevdim tabi ki hepsini değil sadece Henry ve Kate çok sevdiğim karakterler arasına girdi ve birbirleriyle olan sahneleri çok hoştu. Aileleri ise korkunç 😠 Cidden, her halde hayatımda okuduğum diğer bütün kitaplarda bu kadar korkunç bir aile daha görmedim, yani ne aileydi be 😂 Böyle ailelere sahip oldukları için Henry ve Kate'e üzüldüm ama birbirlerini buldukları için çok şanslılardı. Henry ve Kate'in aralarındaki uyum bana çok tatlı geldi yani gerçek gibiydi. Tanışmaları, diyalogları falan okunması keyifliydi, dokunaklı ve sevimli bir kitap.

Zaten kitabın dili çok iyi ve akıcı ki çeviri de bence gayet güzeldi. Merak uyandırıcı ve sürükleyiciydi ki bir günde bitirdim yani elinden bırakamıyor insan. Yazarın diğer kitaplarını okumak için sabırsızlanıyorum ki o kitabını da beğenirsem favorilerime girer zaten takipteyim yazarı yeni kitaplarını merak ediyorum 😁 Bu arada puanım 4,5 sadece küçük bir şey için kırdım azıcık 😇 Bence bu kitaba bir fırsat verin özellikle romantik tarihi kurgu severleri ama tarihi kurgu sevmeseniz bile bence şans verebilirsiniz :)



Keyifli günler dilerim herkese, mutlu ve huzurlu günler bizi bekler umarım :)

Aralık 16, 2016

İki Mükemmel Hata - Fatih Murat Arsal // Kitap Yorumu

Aralık 16, 2016 0 Comments
Kitap: İki Mükemmel Hata
Yazar: Fatih Murat Arsal
Seri: İkilem 2/2
Yayınevi: Ephesus Yayınları
Basım: 1. Baskı/2016
Sayfa Sayısı: 576
Goodreads Puanı: 4,0









Arka Kapak

Genç kız için hayatı mükemmeldi. Hatasızdı…
Anlayışlı bir aileye, iyi bir kariyere sahipti.
Sevdiği adamdan başkası da umurunda değildi.
En azından öyle sanıyordu…

Ama karşısına böyle bir adamın çıkacağını bilemezdi!
Yapmayı düşünmediği hataların sahibi gibiydi.
Tehlikeli bir hayata, farklı bir dünyaya aitti.
Kollarında, olmadığı biri gibi davranmak çok kolaydı.
Keşke onunla hiç karşılaşmasaydı…
Keşke dokunuşlarından etkilenmeseydi…
Keşke imkânsız isteklerine karşı koyabilseydi.
Ve keşke… onun bir hata olduğunu fark edebilseydi.

Geç kalmıştı!
Sahiplenilmeyi, tehlikeyi ve arzulanmayı
bir yabancının heyecan veren yakınlığında buldu.
Bu gülen gözlü adam onun tüm kalelerini yıkmıştı.

Bazı hataların engellenemez olduğu aşk yolculuğunda, bir genç kızın
en mükemmel hatasına yenilişini destekleyeceğiniz bir FMArsal romanı daha!


Benim Yorumum

Kitap 576 sayfa olmasına rağmen çok akıcıydı ki zaten FMA'nın bütün kitaplarının akıcı olmak gibi iyi bir huyu var 😄 Ayrıca önceki kitaplarındaki karakterleri yani Doğan'ı, Tahir'i, Tamer'i, Vural ve Akın'ı bir arada görmek hoş oldu, dostluklarını okumak keyif verdi. Tabi kadın karakterleri de görsek fena olmazdı yani Aysun haricinde. İki renk aşk kitabından tanıdığımız Gürkan burda da vardı Ayça'nın eşi rolünde. Gürkan'ın bir sahnesi var ve benim yine o sahnede iki renk aşkta olduğu gibi bu kitapta da gözlerim doldu 😢

"Hatalarımız, ders aldığımız sürece bizi biz yapan şeylerdir." 

Kitapta cinsellik fazlaydı bence, beni rahatsız etti ve karakterler her ne kadar hoş diyalogları olsa da, duygu hissettiremedi bana. Ayça'yı ve Ayhan'ı hiç sevmedim. Bana samimi gelmediler ve Ayça'nın sürekli Ayhan'a adam diye hitap etmesi de bazı yerler haricinde güzel durmadı çünkü ikilinin aşklarını pek benimseyemedim zaten bir kelime sürekli tekrar edilirse sevemiyorum ben. Kitabın sonu da tahmin edilebilir bir şekilde ilerlediği için etkileyiciliği azaldı diye düşünüyorum. Bence Fatih Murat Arsal'ın diğer kitapları daha güzel bu kitabı pek sevemedim ama diğerlerini seviyorum özellikle aşk kitabı okumayı sevenler için iyi adreslerden birisi FMA. Mesela anlaşma, beni bırakma, yemin, zor kadın, şahane gelin kitapları ile başlayabilirsiniz 😇
Kitabın kapağı çok güzel bu arada Ephesus Yayınları iyi iş çıkarmış, serinin kapaklarını tasarlayan Selim Büyükgüner'e teşekkürler 👏


"Ciddiyim. Bence sevdiğine kavuşulamayınca, bunun tarifi aşk oluyor. Kavuşunca da sevgi. Ben sana hiç aşığım dedim mi?"
"Hayır..."
"Demedim. Çünkü ben sana âşık değilim. Ben seni seviyorum.. Aşk bir alev topu ise, sevgi onun arkada bıraktığı kordur. Alev zamanla yok olur gider. Ama kor uzun süre dayanır. Altı karıştırıldıkça daha da canlanır. Güçlenir..."




Keyifli günler dilerim herkese, mutlu ve huzurlu günler bizi bekler umarım :)

Aralık 10, 2016

[ 28. KCY Blog Tur ] İlginç Olmak Üstüne Bir Manifesto - Holly Bourne // Kitap Yorumu

Aralık 10, 2016 0 Comments
Kitap Adı: İlginç Olmak Üstüne Bir Manifesto
Özgün Adı: The Manifesto on How to be Interesting
Yazar: Holly Bourne
Yayınevi: Pegasus Yayınları
Çeviren: Sevinç Seyla Tezcan
Sayfa Sayısı: 400
Goodreads Puanı: 3,94

Görünen o ki sıkıcıyım. Hiç kimseyim.
Ama hepsi değişmek üzere.
Çünkü bir projeye başlıyorum.
Burada. Şimdi. Kendim için.
Siz de benimle bu yolculuğa
çıkmak isterseniz, buyurun gelin.



Bree popülerlikten çok uzaktır. Zamanının çoğunu hayatından,
okulundan, hiç yanında olmayan anne babasından nefret
ederek geçirir. Bu yüzden de kendini yazmaya vermiştir.

Bir gün Bree'ye kendini dünyaya kapatmaktan vazgeçmesi
ve yazıya aktarmaya değer bir hayat yaşamaya başlaması
gerektiği söylenir. Ve böylece İlginç Olmak Üstüne Bir
Manifesto doğar. Altı adımda kusursuzlar takımının arasına
sızacak, imkânsız bir aşka kapılacak ve hayatının
en büyük hatasını yapacaktır.

                           Bu manifesto her şeyi değiştirecek...                                                                                                                                                                                                                                             "Arkadaş gruplarından dostluklara, bu romanın sayfalarındaki her şey gerçek ve bu yüzden herkes kendinden bir parça bulacak."
-The Guardian-


Benim Yorumum


Sen Benim Diğer Yarımsın kitabı ile sevilen yazar Holly Bourne'nun yeni kitabı İlginç Olmak Üstüne Bir Manifesto Kasım ayında okurla buluştu. Kitaptan biraz bahsedeyim sizlere.

Bree yazar olmak istiyor fakat defalarca yayınevlerinden retler alıyor. Edebiyat öğretmeniyle olan konuşmasında öğretmeninin ona "Bence kendini ve hayatını biraz daha açmalısın. Biraz daha ilginç şeyler yap, Bree... Hakkında bir şeyler okumak isteyeceğin biri ol." demesiyle Bree bir projeye başlıyor. Amacı ilginç olmak. Hakkında bir şeyler okumak isteyeceği kişiye dönüşmek. Böylece ilginç olmak adına, yaptığı bir sürü listenin yanına altı kurallı yeni bir liste ekler: İlginç Olmak Üstüne Bir Manifesto. 



Birinci Kural: Çekici olmak.
İkinci Kural: Diğer çekici insanlarla arkadaş olmak.
Üçüncü Kural: İmkânsız bir aşka kapılmak.
Dördüncü Kural: Kişiliğinden tamamen arınmak, duygusal açıdan harabeye dönüp paramparça olmak.
Beşinci Kural: Sanırım sonunu öğrenmek istiyorsunuz. Bunun
için okumaya devam etmeniz gerekecek...




Bree önemli olmadığını, yalnız olduğunu düşünüyor ve dünyada bir iz bırakmak istiyor. Bu yüzden yazar olmak istiyor bence ve bu kariyeri için İlginç Olmak Üstüne Bir Manifesto listesindekileri uygulayarak ilginç olmaya, popüler olmaya çalışıyor ve bunları açtığı bloga yazıyor. Her ne kadar bu yolculuğa popüler insanların ne kadar yapmacık olduğunu göstereceğim diye çıktıysa da kendisini yolda kaybettiğini ve şaşırdığını söyleyebilirim. 👍 Kitap boyunca popüler insanlara daha çok uyum sağlamak için kendisini nasıl değiştirdiğini ve bu süreçte yaptıklarını okumaktan pek zevk almadım ki bunun ilginç olduğunu da düşünmüyorum. Ayrıca dışlanmış ve kendisini ezik gören birinin, ruj, pahalı kıyafetler ve makyajla birden popülerlik merdiveninde zirveye çıkmasını da gerçek bulamadım.

"Senelerce tek istediğim fark edilmekti. Varlığımı
ispatlamak. Yaşadıklarımın her şeye değmesini istedim,
ve bunu dış güçlerin beni onaylamasıyla sağlamaya
çalıştım. Önemli olduğumu söylemesiyle."

Yazar kitapta güzel ve gerçek şeyleri ele almış olsa da ben vermek istediği mesajı net bir şekilde veremediğini düşünüyorum, daha net verseydi bence daha çok sevilirdi. Buna kitaptaki derinliğin, duygunun eksikliği ve karakteri benimseyemememiz de sebep olmuş olabilir. Ama tabi ki yazar yani Holly Bourne, kitabında gerçek amacından çok fazla sapmadı sadece bu şekilde yazmak istediği için bu şekilde yazdığını düşünüyorum fakat bu karakterin sergilediği davranışları hoş bulduğumu söylemez çünkü saçma hareketlerde bulundu. 😑 Çok iyi bir kitap olduğunu söyleyemem ama bazı yerlerde kitabı sevdim. Her ne kadar karakterleri sevmesem de, Bree'nin hikayesinin aile kısmı ve kitabın 330'lardan sonrası en sevdiğim yerlerdi. Akıcı bir kitap, çabuk bitiyor ama kusurları olduğu bir gerçek. Kitabın ilginç bir farklılığı var evet 😂
Ayrıca kitaptan alıntılar paylaşacağım @ozgurkitaplar instagram hesabıma beklerim hepinizi :) :*

    "İlginç olmak önemli değil. Ama mutlu olmak önemli.
Tıpkı gurur duyduğunuz bir insan olmak gibi."


Yorumum bitti fakat bu kitabı okurken dinlemek isterseniz diye sevdiğim bir kaç şarkı ekleyeceğim :)


Keyifli günler dilerim herkese, mutlu ve huzurlu günler :)

Aralık 04, 2016

Kaleydoskop Kalpler - Claire Contreras // Kitap Yorumu

Aralık 04, 2016 0 Comments
Adı: Kaleydoskop Kalpler
Özgün Adı: Kaleidoscope Hearts
Yazar: Claire Contreras
Seri: #1/3
Yayınevi: Yabancı Yayınları
Çeviren: Halime Yazıcı
Sayfa Sayısı: 376
Goodreads Puanı: 4.07
Benim Puanım: 2/5

Erkek kardeşimin en yakın arkadaşıydı o.

Kaderimizde birbirimize ait olmak yoktu.

Bu şeyi içimizden söküp atacağımızı ve hayatımıza devam edeceğimizi düşünmüştüm.

Birimiz öyle yaptı.
Terk edip gitti.

Şimdi döndü ve bana, beni bir çırpıda yiyip bitirecekmiş gibi
bakıyor. Ve öfkeyle birleşen tüm duygularım şimdi bambaşka
bir şeye dönüşüyor, beni ölesiye korkutan bir şeye…

Geçen sefer kalbimi kırmıştı.
Bu sefer kalbimi tamamen yok edecek, biliyorum.




Benim Yorumum

Kitabı alırken çok umutluydum ve güzel bir new adult kitabı okuyacağımı zannediyordum ama öyle olmadı. Kitap hayal kırıklığına uğrattı beni çünkü ortalara doğru gayet güzel bir şekilde ilerledi ama sonra kitap kendisini tekrar etmeye başladı. Aynı şeyleri okudum yani Oliver Elle'nin kalbini kırdı ama barıştılar sonra tekrar kırdı tekrar barıştılar üstelik hep aynı sebep yüzünden oldu bu "sen benim en yakın arkadaşımın kardeşisin bu yüzden uzak olmalıyız" düşüncesi. Kitap Estella'nın ölen nişanlısının ardından abisinin evine taşınması ve orada geçmişte aşık olduğu Oliver ile tekrar karşılaşmasıyla başlıyor. Aileleri yüzünden birbirleriyle olamayan çiftler çok klişe artık evet ama bunu güzel işlerse yazar, konuyu daha etkileyici yaparsa, çok sevilen bir hikâye ortaya çıkabilirdi ama kaleydoskop kalpler bunu başaramadı bence, beni hiç etkileyen ve sevebileceğim bir kitap olmadı :(

"Dokunulmanın ve layıkıyla öpülmenin nasıl bir his olduğunu bana o öğretmişti. Daha sonra, büyürken bağlandığınız birisinin aniden hayatınızdan çıkıvermesinin yaşattığı acıyı da o öğretmişti. Öğretmeyi unuttuğu tek şey, kalbimi kırdıktan sonra yerinde bıraktığı, artık kalp sayılamayacak kadar harabeye dönüşmüş olan şeyin göğsümü sıkıştırmasıyla nasıl baş edeceğimdi.

Kitapta güzel cümleler, diyaloglar var ama bütün olarak bakılırsa kayda değer pek bir şey göremedim ben. Karakterler ise bence çok gıcıktı. Cidden bazen çok sinir bozucu davranışları oldu, kendi yaptıkları davranışları tekrar etmeleri falan ayrıca kendi söyledikleri cümlelerle de çeliştiler yani hiç bir karakteri sevemedim ben kitapta. Özellikle Estelle'nin kardeşi Vic sevdiğim bir kardeş yolunda gayet iyi giderken sonlarda yaptığı hata çok saçma geldi çünkü baştan sona savunduğu düşünceyi kendi elleriyle çürütmesi saçmalıktı. Karakterleri tam böyle ne tatlı dedim seveceğim tuttu sonra tek bir hareketle itici gelmeye başladılar. En azından Elle'nin babası tatlıydı :D


Kitap akıcıydı, çevirisi ve kapağı da güzeldi ama bu kadardı. Etkileyici bulmadım, sevmedim, heyecanlandırmadı beni. Kitap bir anda tersyüz oldu, güzel ilerledikten sonra tepetaklak oldu resmen. Estelle ile kötü bir şekilde ayrılan Oliver'ın ona tekrar aynı şeyleri yaşatmasına ramak kala vazgeçip ona tekrar geri dönmesi aşkının inandırıcılığını bitirdi bende. Aynı şekilde Estelle de bence seviyorsa aşkını daha iyi göstermeliydi çünkü bu sadece birlikte olmakla gösterilmiyor, birbirlerine daha fazla tutunmalıydılar. Yani madem bu kadar tutkulu seviyorsunuz, aşıksınız birbirinize neden o zaman bu gitmeler :D Birbirlerini gözden çıkarıp durmaları, benim aşklarını inandırıcı bulmama engel oldu. Zaten karakterlerin duygularını yazarın iyi yansıtamadığını düşünüyorum ve karakterlerin yaptıkları davranışların daha sağlam bir temele dayanması gerekiyordu bence, konuyu yavan bir şekilde işlemiş.

"Hayatına devam etmenin en iyi yolunun olayları
akışına bırakmak olduğunu söylüyorlardı. Sanki
üç yıllık acı tatlı hatıralarınızı unutmak ya da
tamamen silmek bir günde yapabileceğiniz bir şeymiş gibi."


Bu arada çeviri için Halime Yazıcı'ya teşekkürler çünkü cidden kitabın en iyi yönüydü su gibi akması :)
Ayrıca kitaptan alıntılar paylaşacağım (en azından güzel cümleler vardı :D) instagram hesabımdan link aşağıda beklerim hepinizi :) :*


Keyifli bir hafta dilerim herkese, mutlu ve huzurlu günler :)

Kasım 25, 2016

Kitap Alışverişi // Kitapyurdu.com

Kasım 25, 2016 0 Comments
Pegasus yayınlarının Kitapyurdu.com da %37 indirimde olduğunu duyunca hemen çok istediğim bir kaç kitabı aldım hepsini alamasam da :D Hepsi çok güzel kitaplar ve hasarları da yok denecek kadar az %90-95 gibi :D


Kasım 20, 2016

İki Hayat Arasında - Jessica Shirvington // Kitap Yorumu

Kasım 20, 2016 0 Comments
Adı: İki Hayat Arasında
Özgün Adı: Between the Lives
Yazar: Jessica Shirvington
Yayınevi: Yabancı Yayınları
Sayfa Sayısı: 318
Goodreads Puanı: 4.2
Benim Puanım: 5/5

Mükemmel Hayat Mı?                 Sen seç.
Yoksa Mükemmel Aşk Mı?


                                                               Sabine herkes gibi değildi. Kendini bildi bileli, iki hayatı vardı. Her yirmi dört saate                                                    bir Değişim geçiriyor ve her günü                                                    iki kere yaşıyordu.


          Mükemmel Hayat             Mükemmel Aşk
        Wellesley'de, Sabine             Roxbury'de Sabine'in bambaşka bir
  istediği her şeye sahipti:             hayatı vardı: maddi zorluklar çeken
          cazibeli arkadaşlar,             bir aile, serseri arkadaşlar ve sırrı
      şık kıyafetler, başarılı             ortaya çıktığında başına gelen
bir okul yaşamı, herkesin             korkunç olaylar... Ama sonra
birlikte olmak istediği bir             Ethan'la tanıştı. Yakışıklı ve ilgi
sevgili ve göz kamaştırıcı            çekiciydi; üstelik Sabine, daha
                     bir gelecek...            önce hiç kimse için böyle şeyler
                                                      hissetmemişti.

     
Tüm istediği tek bir hayat yaşamak olan Sabine,
bu nihayet mümkün gibi göründüğünde,
amacına ulaşmak için bir dizi tehlikeli deney
yapmaya başlamıştı. Ama kendisine inanan tek adamı
ve geri kalan her şeyi riske atmayı göze alabilecek miydi?




Çok çok güzeldi. Bayıldım. Önce yazarın kalemini çok sevdiğimi söylemeliyim. Kitabın kurgusu, olay örgüsü, karakterleri, iki hayat arasında ki geçişler, duygusu, akıcılığı mükemmeldi. Kitapta sevmediğim tek bir şey yok her şey beni etkiledi. Farklı bir kitap yani içinde fantastik öğelerin, aşkın, gerçekçiliğin birbiriyle birleştirilmesi kitaba farklı bir tat katmış ve çok güzel olmuş.

Kitap su gibi aktı bir anda bitti süper akıcıydı. Kitabın çevirisini Aslı Tümerkan yapmış çok güzel olmuş :) Özellikle ilk 100 sayfadan sonra kitap okuru daha çok içine çekiyor zaten sonra bırakamıyorsunuz en azından ben bırakamadım :D Her bir karakteri sevdim. Sabine'nin kardeşi Maddie'yi çok göremesekte çok şekerdi. Sabine ve Ethan çok çok güzeldi. Güçlü karakterler gördükçe daha çok hoşuma gidiyor bir kitap bu da öyleydi.

Ethan'ın sırrının ortaya çıkması ise bence Sabine için bir dönüm noktası. Zaten sonlarda o sırrı tahmin edersiniz ki ben öğrendiğimde şaşırdım ama daha çok etkileyici bulduğum bir andı. Gerçi kitabın tamamı kalbimi fethetti :D Yani her duyguyu sonuna kadar hissettiğim farklı ve güzel bir kitap oldu.

"Bu dünyada sen olmazsan paylaştığımız her anın hatırası kaybolacak. Sadece başkaları bizi gördüğü için varız. Varlığımın bir parçası..." yutkundu, "... önemli bir parçası, sadece sen burada onu gördüğün için var."

Sonda peçetelerinizi yanınızda tutun :( Etkileyici ve muhteşem bir kitap arıyorsanız size bir günde bitebilecek ama hiç bitmesin isteyeceğiniz İki Hayat Arasında'yı öneririm.

Kitaptan alıntılar paylaşacağım görmek isterseniz @ozgurkitaplar instagram hesabıma beklerim :)

Keyifli günler..

Kasım 14, 2016

Küçük Prens - Antoine de Saint-Exupéry // Kitap Yorumu

Kasım 14, 2016 0 Comments

Kitap: Küçük Prens
Özgün Adı: The Little Prince
Yazar: Antoine de Saint-Exupéry
Yayınevi: İnsan Kitap Yayınları
Çeviri: Yahya Kurtkaya
Sayfa Sayısı:141 (cep boy)
Goodreads Puanı: 4.27
Puanım: 5/5

Yeşeren Kötülüğe Direnen Kahraman


Şu baobap ağaçları... Küçük Prens onları her gün düzenli olarak, kararlılıkla temizler. Yoksa bu ağaçlar büyüyüp tüm gezegeni kaplayacaktır. Kökünü kurutamayacağını bilir. Zaten onun amacı da bu değildir. “Kötülük” tür işte bu... Kötü tümden kurumaz ama onunla kendi benliğinizde de dış dünyada da her gün uğraşmanız gerekir. Aksi hâlde kötülük de baobap ya da bizim topraklarımızda çok rastladığımız bir ayrık otu gibi yaşadığımız yeri, bağımızı bahçemizi sarar. Küçük Prens, bunun iç bilincine sahiptir. Hatırlayalım...

Celal Fedai’nin Sonsözüyle


Müthiş bir kitap. Daha önce okumadığım için çok pişmanım tabi ki ama tekrar tekrar okuyabileceğim için de çok şanslıyım. Ve bence henüz kitabı okumamış olan insanlar varsa kesinlikle okumalı bence.

Çok çok güzeldi, bayıldım. Kitaptaki diğer karakterler de güzeldi evet ama Küçük Prens, şu ana kadar okuduğum tüm karakterlerden çok farklı bir yerde, çok çok iyi bir karakter. Karakter de demek istemiyorum çünkü Küçük Prens, kitabı okuduğum zaman boyunca sanki yanımdaymış ya da yanındaymışım gibi hissettim, dokunsam ulaşabilirmişim gibi. Büyülü bir atmosferdi. O kadar naif, tatlı, kırılgan ve güzeldi ki... Kitabı anlatmak mümkün değil, cümlelerim, kelimelerim tükeniyor bu yüzden kitabı okuyarak yaşamalısınız.

Yani demek istediğim bu kitabı okuyun çünkü böyle bir kitabı okumanın keyfi ve mutluluğu başka bir şeyde yok :) Ayrıca söylemek istediğim bir şey var. Aslında her bedende bir çocuk var sadece ona ulaşmak, onu görmek gerekiyor. Ve bu kitaptaki tilkinin de söylediği gibi çok basit; "İnsan ancak kalbiyle görebilir. Gözlerin görmesi mümkün değildir."

Ben İnsan Kitap Yayınlarının baskısını okudum ve Yahya Kurtkaya'nın çevirisi de kitabın kalitesi de gayet güzeldi bence. Kitapta yazar Antoine de Saint'in kendi çizimleri bulunuyor ve çizimler çok güzel, bayıldım. Ayrıca Küçük Prens'in tüm baskılarını almak ve okumak istiyorum.

Kitaptan çok sevdiğim alıntıları instagram hesabım @ozgurkitaplar 'dan paylaşacağım takipte kalın :)

Ayrıca bazı kitapların yorumlarını bloguma giremiyorum ama goodreads ve instagram hesabımda yayınlıyorum, takip etmek ya da herhangi bir şey için hesaplarıma beklerim :)



Hoşçakalın :) Keyifli bir hafta geçirmeniz dileğiyle...

Kasım 03, 2016

Kalbim Sende Kalmış - Selvi Atıcı // Kitap Yorumu

Kasım 03, 2016 0 Comments
Kitap: Kalbim Sende Kalmış
Yazar: Selvi Atıcı
Seri: Kayıp Şehir 4/4
Yayınevi: Nemesis Kitap
Sayfa Sayısı: 429 (ciltli)
Goodreads Puanı: 4.78
Puanım: 5/5


Aynı ateşte kaç kere yanabilirsin?

Birbirlerini çocukluklarından beri tanıyan iki gençtir Ali ve Arya. Babalarının sıkı dost olması, ikisinin de hayatını çözülemeyecek bir düğümle birbirine bağlamıştır.

Önce zorunluluktan başlamıştır bu ilişki. Ali, kendisine emanet edilen baş belasıyla vakit geçirmekten pek memnun değildir. Arya da kendisine göz kulak olma işini
fazlasıyla abartan bay ukalayla.

Sonra her şey değişir. Didişmeler arkadaşlığa,
zorunluluklar vazgeçilmeze dönüşmüştür farkında olmadan. Birbirlerinin en yakın arkadaşı hatta sırdaşı olmuştur artık Ali ve Arya.
Zaman geçer, kendileri gibi duyguları da büyür.
İmkânsızdır istenen ama vazgeçmek, istenenden daha da imkânsızdır.

Evet, belki zordur onlar için…
Ama aynı ritimle atıyorsa iki kalp, belki de her şey mümkündür.




Selvi Atıcı en sevdiğim türk yazarlardan birisi ve kalemini çok seviyorum. Kayıp Şehir serisi 4 kitaplık bir seri ve Kalbim Sende Kalmış ile sona erdi. Bittiği için çok üzülüyorum ama yazarımızı yeni kitaplarıyla dört gözle bekliyorum :D

Kitabı bir hafta önce bitirdim ama o kadar çok sevdim ki nereden anlatsam, yorumu nasıl yapsam karar veremediğim için gecikti :) Kitap çok akıcı ve güzeldi. Adem'in oğlu Ali, Ömer'in kızı Arya, Deryal'in oğlu Tunç Mirza ve Hayat'ı bir arada okumak süperdi ve babalarının atışmalarını okumak çok güzeldi. Cidden eğlenceli bir kitaptı. Ayrıca bir serideki bütün karakterler mi aşık olunası olur ya :D

Arya'ya deli gibi aşık olan Ali'nin -keşke bizi de böyle seven olsa :D- Arya için yaptıkları çok çok
güzeldi. Ben aşk dolu, eğlenceli, romantik, heyecanlı, gerilim dolu bu kitabı okuyun derim. Hatta bence tüm seriyi okuyun hepsi birbirinden güzel :)

"En sevdiği şarkı söylenirken, sevdiği tek adamın
kollarında olmanın tadını çıkardı.
Bu cennetten bir parça gibiydi. 
Cennetin nasıl bir yer olduğunu bilmiyordu.
Ama tadı böyle olmalıydı.
Verdiği his bu derece derin olmalıydı.
Böyle yutmalıydı insanı tüm kayboluşlar...
Cennet böyle bir yer olmalıydı.
Kısacık anlarda bile dünyayı aşan bir mutluluğu
insan başka nerede hissedebilirdi ki?"

Ali çocukluğundan beri arkadaş olduğu Arya'ya lise yıllarında aşık olduğunu farkediyor ama Ömer amcası gibi korumacı birinin tepkisinden çekinmiş ve babaları arasında sorun olmasın diye suskun kalmaya karar vermişti. Tabi Arya'nın kendisine karşı tepkisizliğinden de endişeleniyordu. Bu yüzden açılarak onu uzaklaştırmak yerine, yanında kalıp kızı yaşamayı seçmiş. Fakat Arya ani bir kararla eğitimi için yurtdışına gitmeye karar verir döndüğünde ise yanında bir de evlenmek üzere olduğu nişanlısı vardır. Peki şimdi bizim Ali bu durum karşısında ne yapacak? :D


Bence Selvi Atıcı, Meral Kır, Fatih Murat Arsal'ın kitapları film ya da dizi olmalı. Düşününce yani cidden bunun keyfine varılamazdı :D

Yazarın diğer kitapları Pinokyo'nun Rüyası , Gitme ve Kimliksiz için yaptığım yorumları buradan okuyabilirsiniz..

Ekim 26, 2016

Isla ve Mutlu Son - Stephanie Perkins // Kitap Yorumu

Ekim 26, 2016 0 Comments

Özgün Adı: Isla and the Happily Ever After
Seri: Anna and the French Kiss 3/3
Yazar: Stephanie Perkins
Yayınevi: Yabancı Yayınları
Çeviri: Aslı Tümerkan
Türü: Genç Yetişkin, Romantik
Sayfa Sayısı: 328 (ciltli)
Goodreads Puanı: 4.13


Aşk onları bir yaz günü, asla uyumayan şehrin sokaklarında yakalamıştı… ama ya ona sahip çıkmak düşündükleri kadar da kolay değilse?

Romantizme umutsuzca inanan Isla, lise birinci sınıftan beri kendini çizdiği karikatürler arasında kaybetmiş Josh'a âşıktı. Yaz tatili esnasında Manhattan'da yaşanan tesadüfi bir karşılaşma sonrasında Isla belki de aşkın o kadar da uzakta olmadığını fark etmişti. Ancak yeni okul yılının başlamasıyla Isla ve Josh, her genç çiftin karşılaştığı güçlüklerle yüz yüze gelmek zorunda kalmışlardı: ailevi sorunlar, gelecek kaygısı ve birbirlerinden ayrılmak zorunda kalabilecekleri gerçeği.

Bu içinizi ısıtacak, tatlı aşk hikâyesi New York sokaklarını, Paris'in büyülü havasını ve Barcelona'nın ateşli atmosferini yansıtırken, sevilen başka iki çifti de yeniden okurla buluşturuyor:
Anna ve Etienne, Lola ve Cricket.

New York Times Bestseller
Junior Library Guild Seçkisi
2014 Amazon, En İyi Kitaplar Seçkisi
2014 Goodreads Okur Ödülleri: En İyi Genç Yetişkin Romanı Adayı
2014 Barnes & Noble, En İyi Genç Yetişkin Romanı Seçkisi
2014 Romantic Times Book Reviews, En İyi Genç Yetişkin Romanı Ödülü



Puanım: 4

Lola ve Komşu Çocuk benim okuduğum ilk Stephanie Perkins kitabıydı ve Lola'da benim fazla sevmediğim bir kitap olmuştu ama yazarın kalemi ilgi çekici. Isla ve Mutlu Son bence Lola'dan daha güzeldi. Ayrıca Isla, Lola'dan daha fazla sevdiğim bir karakter oldu ve bu kitaplardaki yan karakter de gerçekten çok hoş. Sadece kitapta sevmediğim bir kaç şey var yani keşke öyle olmasaymış ve olmasa daha iyi olacak dediğim yerler var onun dışında keyifli bir kitaptı. Eğlenceli ve gerçekçi. Akıcı ve kolay okunuyor. Yani kitabın diline alışında daha kolay oluyor.

Josh'un okul hayatını çizgi roman yapması ve çizime duyduğu ilgi çok güzeldi ama bence çizimlerinden ve çizgi romanından bir kaç şey kitapta yer alsaydı muhteşem olurdu. Yani daha önce bir kaç kitapta karakterlerin çizimleri yer aldı mesela Her Şey Nicola Yoon gibi ya da Andrew Brawley'nin Sıradışı Hikayesi ama Isla'da yer almamasına üzüldüm, alsa süper olurdu, Josh'un çizimlerini görmek çok isterdim.

Stephanie Perkins, karakterleri dış görünüşleri ve kişilikleriyle gerçekçi yazması seride en sevdiğim şey oldu. Bence bu çok güzel yani sanki gerçek hayatta, herhangi bir yerde, karşılaşabilirmişim gibi hissettirdi ve bu çok hoştu bence. Ayrıca Perkins'in sonda yaptığı çiftleri bir araya toplaması ve arkadaş olmaları da çok hoşuma gitti, Anna ve Etienne, Lola ve Cricket, Isla ve Josh'u bir arada okumak güzeldi :)

Bence Lola ve Komşu Çocuk kitabını sevdiyseniz Isla'yı da seversiniz. Kitaptan alıntılar görmek istiyorsanız sizleri instagram hesabım ozgurkitaplar 'a beklerim alıntıları paylaştım bile :)

Ağustos 18, 2016

Kitap Alışverişi // Babil.com

Ağustos 18, 2016 0 Comments
Babil.com alışverişim geldi ve en sevdiğim yanı hızlı olması, kitaplarda hasar olmaması ve paketleme garanti kartı olması. Kitapları her seferinde balonlu poşetlere sarıp güzelce koruyarak göndermeleri çok güzel :) Ben bugüne kadar yaptığım bütün alışverişlerimden memnun kaldım.

Yanında gelen defterler ve ayraçlar ise çok tatlı. Defterler o kadar güzel ki yazmaya kıyamıyorum ya resmen :Dd




Bu ay çok merak ettiğim Geçmişin Kırıkları kitabını aldım. Kapağı çok güzel ya :) Kitabın çıkacağını gördüğümde listeme eklemiştim zaten ama yorumlarını da okuyunca kesin karara vardım.

Ve 
Arka Kapak dergisinin yeni sayısını aldım içinde çok güzel şeyler var şimdiden söyleyeyim derginin içeriklerine bayılıyorum. Bu ay konu George Orwell. Bu ayki kapakta çok şirin ve şimdiden bir kaç bölümü okudum yakında fotoğraflarıyla atarım buraya :) Derginin çok güzel yanları var bu yüzden bence herkes dergiye bir şans vermeli


Ve İş Bankası Kültür Yayınlarının Babil.com aracılığıyla incelemem için gönderdiği Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu kitabı. Çok merak ettiğim ve almak için fırsat kolladığım bir kitaptı ve buldum. En yakın zamanda hepsini okumak istiyorum :)


Bilgilendirme...


Babil.com'un harika ve güzel bir uygulaması var ve adı hediye kutusu.

Hediye kutusunda 30, 60, 100 tl üstü alışverişlerde istediğinizi seçip alabileceğiniz bir bant çıkıyor. Örneğin defter, Arka Kapak eski sayıları, ingilizce kitaplar, babil.com kupaları, kumaş kitap kılıfları ve başka şeyleri de içeren bir bant açılıyor. Bence bir göz atıp bakabilirsiniz ki 9.90 kampanyaları da yapılıyor ve güzel kitapları 9.90'a kolayca alabilirsiniz. :)





Böyle tatlı bir alışverişin daha sonuna geldik...
Herkese keyifli günler dilerim :))

Ayrıca beni diğer hesaplarımda da görmek ve takip etmek isterseniz diye aşağıya not düşüyorum :)
Hoşçakalın, Kendinize iyi bakın..


Ağustos 03, 2016

[ 27. KCY Blog Tur ] Program - Suzanne Young // Kitap Yorumu

Ağustos 03, 2016 0 Comments
Kitap: Program
Özgün Adı: The Program #1/3
Yazar: Suzanne Young
Yayınevi: Pegasus Yayınları
Çeviri: İrem Özdemir
Tür: Genç Yetişkin, Distopya
Sayfa Sayısı: 398
Goodreads Puanı: 4.07


                                                  HASTALIK: İntiharla Sonuçlanan Psikolojik Salgın
TEDAVİ: Silinen Anılar




                                                              Sloane kimsenin gözü önünde ağlamaması gerektiğini bilir; özellikle de intihar salgını tüm ülkeye yayılmışken ve böylesi bir tepki onun tek tedavi olan Program'a yollanmasına sebep olabilecekken. Sloane Program'dan dönen herkesin boş bir sayfaya dönüştüğünün farkındadır. Çünkü depresyonlarıyla birlikte anıları da gitmiştir.

Sürekli gözlenen duygularını gizlemek için elinden geleni yapan Sloane sadece James'le beraberken kendisi olabilmektedir. James ikisini de güvende ve Program'dan uzak tutmaya söz vermiştir, Sloane ise aşklarının her şeye dayanabileceğini düşünmektedir. Ama birbirlerine verdikleri sözlere rağmen gerçeği saklamak gittikçe zorlaşır; ikisi de günden güne zayıflamakta, depresyon sinsice ilerlemektedir.

VE PROGRAM PEŞLERİNDEDİR.


Puanım: 5/5

Ba-yıl-dım. Cidden çok çok güzel bir kitaptı ve okurken inanılmaz keyif aldım. Kitabın konusu bence özgün ve yazarımız Suzanne Young bu hikayeyi çok iyi kullanarak ortaya güzel bir distopya koymuş. Kitaptaki dünya etkileyiciydi diyebilirim ve daha ilk sayfadan insanı içine alıyor ki sonraki sayfaları saymıyorum bile. Karakterlerin arasındaki aşk ve distopya ile uyumu çok iyidi bence. Kusur arıyorum ama kitapta kusur bulamıyorum. İnanılmaz sevdim ve o kadar akıcı ki elinden bırakamıyor insan.

Her ne kadar kitabın içinde karakterlerin duygularını saklaması gerekse de ben o duyguyu aldım ve kitabı okurken duygulara boğuldum :D Demek istediğim duyguların ve hislerin yasak olduğu bu kitapta okur kendi duygularına hakim olamayacak. İlginç bir kitaptı, şaşırtıcı, farklı ve merak uyandıran. Okuduğum en iyi kitaplardan ve favorilerimden birisidir diyebilirim.

"Her sabah o günün hasta olacağım gün olduğunu düşünüyorum.
Denetimcilerin beni işaretleyip götüreceği gün olduğunu.
Ve yataktan çıkmak istemiyorum.
Ama çıkıyorum çünkü seni burada yalnız bırakamam."

Bir kitabı okurken gözlerim doluyorsa ya da ağlıyorsam o kitaba bayılırım tıpkı bu kitapta olduğu gibi. Güldüm, eğlendim, ağladım, şaşırdım okurken inanılmaz keyif aldım ve kitap bittiğinde uzay boşluğuna düştüm. Kitap okunması kolay bir dile sahip ve her bölüm dolu dolu geçti, olaylar çok şaşırtıcıydı. Ve o son. Cidden soru işaretleriyle ve büyük merakla bitireceğiniz bir kitap olacak. İkinci kitabı istiyorum ben ya :D The Treatment yani tedavi anlamına gelen ikinci kitabı okumak için sabırsızlanıyorum. İngilizcem iyi olsa şu dakika da okurum.

Karakterleri sevdim, herkesin kendine özgü tarzını. Sloane, James, talihsiz çocuk Miller, Lacey ve karmakarışık hissettiğim Realm. Onun dışında Doktor Warren, Roger kitapta onları her okuduğumda bir yumruk atasım bir öldüresim bir dövesim gelen karakterler. Hadi okuyucular toplaşıp şunları bir benzetelim :D
"Sen doğrusun, biliyorsun değil mi?" dedi.
Sen benim için doğru kişisin.
Ve bunu daha önce yaptığımıza
hayatım pahasına bahse girerim.
Çünkü seninle önceden tanıştığımız zamanda
sana aşık olamayacağımı düşünemiyorum bile."

Eğer klasik kurgulardan sıkıldıysanız ve bir distopya arıyorsanız size kesinlikle bu kitabı tavsiye ederim. Distopya severler okumalı zaten bence :D Ama yorumlar yüzünden beklentili başlayıp sevmemezlik etmeyin. Beklentileri atın bir köşeye :) Kitabın kapağı çok güzel değil mi ayrıca. Ben çok sevdim.

Kısaca konudan bahsedeyim.

Gençlerde intihar ülke çapında bir salgın olarak kabul ediliyor. Ülke de her üç gençten biri binalardan atlamaya, bileklerini kesmeye başlıyor ve bu genelde sebepsiz yere oluyor. Psikologlar intiharın davranışsal bir bulaşıcı hastalık olduğunu söylüyor. Kitapta da dediği gibi "Arkadaşların köprüden atlarlarsa sen de mi atlayacaksın?" Onlara göre cevap evet.

Salgının önüne geçmek için bölge okullarda pilot bir uygulama olan Program başlatılıyor. Salgını önleyici yaklaşım. Öğrencilerin duygu ve davranış değişiklikleri takip ediliyor ve herhangi bir tehlike saptanırsa işaretleniyorlar. Yani intihara meyilli davranışlar sergilersen psikologlara değil denetimciler tarafından alınarak Program'a gönderiliyordun. Orası altı hafta kalacakları bir tesis. Tedavi ise anılarının silinmesi. Yani boşalan bir hafıza ve boş bir beyin oluyorlar. Dışarı çıktıkları zaman ise onlara özel bir okula yani geri gelenler için belirlenmiş bir okula gönderiliyorlar.

Sloane abisi Brady'i kaybettiğinde güçsüz düşer. Aynı zamanda Brady sevgilisi James'in de en yakın arkadaşıdır. Birbirlerine verdikleri sözlere rağmen güçlü kalmaya çalışmaları, hastalığa yakalanmama umutları her geçen gün zayıflar.

Bu süper kitabı 3 kişinin kazanabileceği çekilişimiz için facebook ve instagram Kitap Cadıları hesabına bekleriz :)